AĞAÇ BUDAMA ANKARA

31 Aralık 2018 Pazartesi

BAHÇE ANKARA

BAHÇE ANKARA


BAHÇE ANKARA



ZİRAAT MÜHENDİSİ TARAFINDAN AĞAÇ BUDAMA,BAHÇE İŞLERİ,GÜBRELEME VE ÇİM EKİMİ 0553-225-24-37   ALİ BEY

BİTKİ ZARARLILARI



BİTKİLER ÜZERİNDE GÖRÜLEN ZARARLILAR
Unlu Bitler
 Şekil, büyüklük ve renkleri görüldüğü bitkiye göre değişiklik gösterir. Genel olarak vücut uzunca oval, üzeri un gibi ince beyaz mumsu tozlarla kaplıdır. turunçgillerde olmak üzere zeytin, dut, bağ, nar, muz, kavun, karpuz ve pek çok süs bitkisinde zarar meyvelerin dökülmesine neden olurlar..
Kültürel mücadelede bahçe temizliğine dikkat edilmeli, sürümler tavında yapılmalı, ağaç taçları hiçbir zaman birbirine kavuşacak kadar yakın olmamalıdır. Bitkiler arasında güneşlenme ve hava akımı sağlanmalıdır. Biyolojik mücadelede doğal düşmanları ortama salınmalıdır. Kimyasal mücadelede ise zararlının ilk görüldüğü anda yoğunlaşmasını beklemeden uygun insektisit ile ilaçlama yapılmalıdır.


KABUKLU BİTLER 
 bitkilerin en çok yapraklarını, sonra meyvelerini tercih eder,  Bitkileri sokup emmek suretiyle kalite ve kantite kaybına neden olurlar.
 Tozlu yol kenarlarındaki bahçelerde doğal düşman faaliyetleri sınırlı olduğundan popülasyonu daha da artar.
  Kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele yapılır. Kültürel mücadelede hastalıklı bitkiler kuvvetli olarak budanmalı, zararlılar ile yoğun bulaşık olan kuru veya kurumaya yüz tutmuş dallar kesilip yakılmalıdır. Zararlılar daha çok tozlu yol kenarlarındaki bahçelerde yoğun olarak bulunduğundan bu yollar toz kaldırmayacak şekilde ziftlenmeli veya asfaltlanmalıdır. Biyolojik mücadelede doğal düşmanlardan gerektiği gibi yararlanılması için gereksiz yere ilaçlama yapılmamalıdır. Kimyasal mücadele de zararlı bitkide görüldüğünde uygun ilaçla ilaçlanarak yapılır. Ancak büyük meyve ağaçlarında ilaçlama biraz farklılık gösterir
Ağacın önce iç tarafları, sonra dış tarafı iyice ilaçlanmalıdır.
İlacın mümkün olduğu kadar yere damlatılmamasına özen gösterilmeli ve yüksek basınçlı motorlu pülverizatörlerden biri kullanılmalıdır. 
Yaprak Bitleri
 Vücut uzunlukları, zarar yaptıkları bitkiye göre değişmekle birlikte 2-3.5 mm boyunda; renkleri ise sarımtrak, yeşil, koyu yeşil ve siyah olabilir. Kışı, tomurcukların dibinde veya yakınında yumurta hâlinde geçirirler. Sonbaharda meydana gelen dişiler, yumurtalarını tomurcukların dibine veya yakınına bırakır. Bunlar, ilkbaharda açılır. Yeni çıkan bireyler, tomurcukların üzerinde veya çiçeklerin içerisinde beslenirler ve doğurarak çoğalırlar. Sonra çiçek, çiçek sapı, meyve ve meyve sapı üzerinde görülürler. Daha sonra yapraklara taşınarak koloniler oluştururlar. Nisan-mayıs aylarında kanatlı bireyler oluşur. Mayısta en yüksek bulaşmayı yaparlar.
Yaprak bitleri, bitkilere ince uzun hortumunu sokup öz suyunu emerek beslenir. Bu zararlı, aynı zamanda virüs taşıyıcısı (vektörü)’dır. Koloniler hâlinde sürgün, tomurcuk ve yapraklarda bulunurlar. Saldırısına uğrayan yapraklar, önce uzunlamasına ikiye katlanır; sonra spiral şeklinde, bazen de değişik biçimlerde kıvrılır. Zararlı, çiçeklerin açılmasını engeller; erken kurumalarına ve dökülmelerine yol açar. Dişi organ ve genç meyvelerde yaptığı emgiler nedeniyle meyvelerin ve çiçeklerin şekilleri de bozulur.
Kültürel, biyolojik ve kimyasal mücadele edilir. Kültürel mücadele de izlenen yollar şunlardır:
Bahçe içerisindeki yabancı bitkiler imha edilmeli.
 Toprak işlemeye özen gösterilmeli. Biyolojik mücadele doğal düşmanları ortama salınarak yaprak bitleri ile savaşılabilir. Kimyasal mücadelede ise sürgünlerin % 20’sinde sürgün ve taze yaprakların alt yüzeyinde yaprak biti kolonileri görülmeye başladığı zaman uygun ilaçla ilaçlamaya geçilebilir.
 Beyazsinek erginleri yaklaşık 1 mm boyunda olup genel görünüşü beyaz renktedir. Yumurtaları kısa bir sap ile yaprağın alt epidermisine tutturulur Beyazsinekler, seralardaki tüm bitkilerde ve özellikle sebzelerde ortamın sıcaklığına ve nemine bağlı olarak mevsim boyunca yaşamlarını sürdürebilir.  serada yetişen bitkilerde özellikle domates, hıyar, biber, fasulye ve patlıcanda zararı önemlidir.
Beyazsinek erginleri gerek beslenme ve yumurta bırakma, gerekse dinlenme için yaprakların ve bitkilerin alt yüzeylerini tercih ederler. Larva ve erginler, bitki özsuyunu emerek yaprakta küçük lekeler hâlinde sararma meydana getirirler. Bitki zayıflar, meyve verimi azalır, bitki zamanla kurur. Ayrıca beslenme esnasında tatlı ve yapışkan bir madde salgılarlar.  verim düşer, ayrıca ürünün pazar değerinin düşmesine neden olur. Beyazsinek erginleri, bazı virüs hastalıklarının taşınmasında da önemli rol oynar.
Kültürel, biyoteknolojik, biyolojik ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Beyazsinek mücadelesinde başarılı olmak için mutlaka alınması gereken kültürel yöntemler aşağıda sıralanmıştır: Sağlıklı fide elde edebilmek için bitkiyi fide döneminde de zararlıya karşı korumalı, bunun için havalandırma açıklıkları mutlaka tül ile kapatılarak sera içerisine girmesi engellenmelidir. Sera çevresinde ve içindeki yabancı otlar yok edilmelidir.Sera içindeki nemi aşırı yükseltmemek için gereksiz sulamalardan kaçınmalı ve havalandırma yeterli düzeyde yapılmalıdır. Gereğinden fazla azotlu gübre bitkilere verilmemelidir. Bitki bünyesindeki azot beyazsinek için uygun bir besin ortamıdır. kültürel yöntemlerle birlikte beyazsineğin serada varlığını belirlemek için fide dikimi ile birlikte dekara 1 adet olacak şekilde sarı yapışkan tuzaklar, bitkinin 10–15 cm üzerinden asılır. Tuzaklar kirlendikçe yenisi ile değiştirilir.
 Galeri Sinekleri
 Yaprak galeri sineği, sera koşullarında bütün mevsim görülebilir. Kışlama yoktur. Kışın seralarda, yazın ise yabancı ot ve sebzelerde görülürler.
 Ergin ve larvaları tarafından zarar meydana gelir. Erginler, beslenme ve yumurta bırakmak için yapraklarda küçük yaralar açarlar. Bu beslenme yaraları, geniş oranda hücre bozulmasına neden olur. Larvalar, beslenmek için yaprakta galeriler açarlar. Bu galeriler, bitkinin fotosentez yeteneğini büyük ölçüde azaltır. Galeriler, yaprakta geniş alanları kaplayabilir. Daha sonra zarar görmüş bölgeler sararıp kurur ve ileri aşamalarda yaprakların dökülmesine, tomurcuk ve çiçek gözlerinin düşmesine neden olurlar. Göze güzel görünmemesinden dolayı süs bitkilerinde ürünün pazarlama değerinin düşmesine ve ekonomik kayba neden olurlar. Genç bitki ve fidelerde gelişmeyi yavaşlatarak ürün ve değer kaybına da neden olurlar. Aynı zamanda yaprak galeri sinekleri, sebzelerde de önemli ekonomik kayba neden olurlar.
Karantina, kültürel, biyoteknik ve kimyasal mücadele yöntemleri ile yaprak galeri sinekleri ile mücadele edilir. Karantina önlemlerinde özellikle dışarıdan ithal edilen kesme çiçeklerin, saksı çiçeklerinin ve üretim materyallerinin bulaşık olmamasına özen gösterilmelidir. Bir bölgeden diğer bir bölgeye gönderilen süs bitkileri özellikle incelenmelidir.
Kültürel yöntemleri ise şöyle sıralayabiliriz: Sera ve fide yastıklarının çevresinde bulunan yabancı otlar temizlenmelidir. Seralardaki havalandırma açıklıkları tel ile kapatılmalıdır.
 Bulaşık bitki artıkları imha edilmeli ve bulaşık bitkiler dikilmemelidir. Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek toprakta bulunan pupalar yok edilmelidir.Malçlama yapılarak torağın nemli kalması ve pupaların nemden ölmesi sağlanmalıdır.
Biyoteknik mücadelede seraya fide dikimiyle birlikte ilk ergin uçuşunu belirlemek için dekara 1 adet tuzak asılır. İlk ergin uçuşunu belirledikten sonra toplu tuzak kurmak amacıyla sera içinde 10 m’ye 1 tane gelecek şekilde sarı tuzaklar 3 m aralıklarla asılır. Asılan bu tuzaklar, bitkilerin 10–15 cm üzerinden asılmalıdır. Tuzaklar kirlendikten sonra yenileri ile değiştirilmelidir. 
Tripsler
Erginleri, 1 mm kadar uzunlukta dar ve yassı vücutludur. Renkleri açık sarı veya sarımsı esmer renkte olabilir. Çok hareketli böceklerdir.
 Zarar şekilleri: Nimf ve erginler, bitki öz suyunu emerek zararlı olurlar. Böcek yoğunluğunun fazla olduğu yerlerde yaprakların üst kısmında yanıklar meydana gelir. Yapraklar zamanla solar, bükülür ve beyazımsı bir hâl alır. Bazı türleri ise hem yaprakta hem çiçekte beslenerek zararlı olur. Tripsler, bazı sebze virüs hastalıklarının vektörüdür.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel önlem olarak zararlı ile bulaşık bitki artıkları imha edilmelidir. Toprak işlemesi ve yabancı ot mücadelesi yapılmalı ve küçük delikli tül ile seraların havalandırma açıklıkları kapatılmalıdır. Tripslerin kimyasal mücadelesine karar verebilmek için küçük yapraklı bitkilerde yaprak başına 10 adet, büyük yapraklı bitkilerde yaprak başına 20 adet zararlı sayısına ulaşılmalıdır. Akarlar ( Kırmızı Örümcekler (Acarina)  Akarlar, çıplak gözle zor görülecek kadar küçük zararlılardır. Vücutları yumurta veya armut şeklindedir. Vücutlarında değişik şekil ve büyüklükte kıllar, dikenler ve tüyler bulunur. Renkleri türlere, gelişme dönemine ve mevsime göre değişiklik gösterir.

 Zarar şekilleri: Kırmızı örümcekler bitkilerin yaprakların, öz suyunu emerek ve bitkiye zehirli madde salgılayarak zarar yaparlar. Zarar gören yapraklarda; önce beyaz, sonra sarı kahverengi lekeler meydana gelmeye başlar. Daha sonra bu lekeler birleşerek yaprağın kurumasına ve sonunda dökülmesine sebep olur. Şiddetli zarar gören yapraklar kurşun veya gümüş rengini alır. Bitki zayıf kalır, meyve gözleri iyi gelişemez ve ertesi yıl verim azalır. Sürgünler pişkinleşmez ve kış donlarından zarar görür.
Kırmızı örümceklerle kültürel, biyolojik ve kimyasal yöntemlerle mücadele edilir. Kültürel önlemler alarak kışın veya erken ilkbaharda, bitkilerin kök boğazı ve gövdelerindeki sıyrılmış kabuklar kaldırılarak altında kışlayan akarların ölmesi sağlanmalıdır. Yere dökülen yapraklar toplanarak bahçeden uzaklaştırılmalı, bahçenin bakım işlemleri uygun olarak yapılmalıdır.
Biyolojik mücadelede akarların çok etkili doğal düşmanları bulunmaktadır. Doğal düşmanları korumak ve desteklemek suretiyle etkinlikleri artırılmalıdır. Bunun için yararlılara zararsız veya az zararlı olan seçici ilaçlar tercih edilmelidir. İlaçlama zamanı, bunların en az zarar göreceği şekilde ayarlanmalıdır. Bu yararlılar, yoğun olarak bulunduğu bahçelerden toplanarak bulunmadığı veya az bulunduğu bahçelere bulaştırmak suretiyle biyolojik mücadelede kullanılmalıdır. Kimyasal mücadelede ise kırmızı örümceklere karşı kış mücadelesi önerilmemektedir. Akarların kimyasal mücadelesine karar verebilmek ve ilaçlama zamanını doğru bir şekilde belirleyebilmek için bahçedeki kırmızı örümcek yoğunluğu ve doğal düşman popülasyonunun saptanması gerekir. Daha sonra uygun akarisitlerle kimyasal mücadele yapılmaktadır.

TOPRAKTA GÖRÜLEN ZARARLILAR
Nematodlar
Nematodlar tatlı ve tuzlu sular ile nemli topraklarda yaşadıkları gibi canlı ve ölü hayvanlar ile bitkilerin üzerinde veya içinde yaşarlar. Büyüklükleri 0.5-1.5 mm uzunluğundadır. Çoğunlukla vücut, uzun ve silindirik yapılı yumuşak ve halkasızdır. Vücutları genellikle renksiz olup bazen beslendikleri bitkilere göre yeşil, esmer ve siyah olabilir. Vücutları, dış etkilere karşı dayanıklı bir deri tabaka ile kaplıdır. Bacak ve gözleri yoktur, sürünerek hareket ederler.
Zarar şekilleri: Nematodlar birçok bitkilerin kök, soğan, yumru, gövde, yaprak,  bitkinin öz suyunu emerler. Bu salgıya bitkinin gösterdiği reaksiyon sonucu urlar ve anormal oluşumlar meydana gelir. Stiletin sokulmasıyla bitki hücreleri yırtılır, dokular bozulur ve iletim demetleri görevlerini yapamazlar. Bunun sonucunda bitkide solma, sararma, bodurlaşma, renk değişiklikleri, kıvrılma, aşırı derecede dalların oluşması, yumru ve köklerde saçaklanma, yumuşama ve çürümeler olur. Ayrıca beslenme sırasında viral hastalık etmenlerini hasta bitkiden sağlam bitkiye taşıyarak direk zararlı olurlar. Beslenme sırasında açtıkları yaralardan bazı fungal ve bakteriyel hastalılara kapı açarak dolaylı olarak zarar verirler.
Nematodlarla mücadeleye önce topraktaki varlığının anlaşılması ile başlanır. Nematodların topraktaki varlıları iki yolla anlaşılır;
Nematolojik toprak analizleri: Tarla boşken alınan toprak örneği analize yollanarak toprakta serbest olarak yaşayan 2.devre kök-ur nematodu larvası aranır.
Bitki köklerinde makroskobik yoldan ur arama: Nematodların konukçularının yetişmekte olduğu tarlalarda özellikle yaz sonu veya sonbahar aylarında bitkiler sökülerek köklerinde kök ur nematodu aranır. Bu şekilde arazinin ne kadar kısmında nematodun olduğu ve zararın ne kadar ilerlemiş olduğu saptanır.
Nematodlar tespit edildikten sonra mücadele yöntemlerine geçilir. Nematodlarla kültürel, biyolojik, fiziksel ve kimyasal yollarla mücadele edilir.
Kültürel mücadele: Kültürel mücadele yöntemlerini şöyle sıralayabiliriz;
 Ekim nöbeti
Toprağı nadasa bırakma
 Yabancı otların yok edilmesi
 Dayanıklı çeşitlerin seçimi
 Nematodla bulaşık bitkilerin yok edilmesi  İyi bakım ve toprağın verim özelliğinin artırılması
Toprakta bitki paraziti nematodlar için genel olarak biyolojik kontrolü doğal düşmanları kök-ur nematodları için de geçerlidir.
Toprağın yaprak çürüntüsü, ahır gübresi ile gübrelenerek toprağın fiziksel özeliklerini geliştirme ve besin maddelerince zengin hâle getirilerek biyolojik mücadeleyi de hızlandırdığı ve nematod zararını büyük ölçüde azalttığı saptanmıştır.
 Genel nematod savaşı yöntemlerinden biri olan su buharı veya sıcak su ile toprakta veya bitki üreme materyalinde nematodların öldürülmesi, çok masraflı olmalarından dolayı kullanılamazlar.
Kimyasal mücadele: Kök-ur nematodlarına karşı kimyasal savaş en fazla başvurulan yöntemdir. Kimyasal savaşta kullanılan ilaçlar, ekim dikim öncesi boş araziye uygulanmalıdır. 20 cm derinliğinde ve toprak sıcaklığının 15–20 oC olduğu ilkbahar, yaz veya erken sonbahar aylarında ilaçlama yapılır.
İlaçlama öncesinde toprak; derince işlenmiş, ufalanmış ve bir önceki mahsulden kalmış bitki artıklarından temizlenmiş olmalıdır. Bunun için de toprağın, ilaçlamadan birkaç hafta evvel sürülmüş olması gerekir. İlaçlamanın uygulanacağı toprak ne çok kuru ne de çamur olmalı, en iyi tohum ekme tavında olmalıdır. Kimyasal mücadelede nematositlerden faydalanılır.
Danaburnu ( Gryllotalpa gryllotalpa )
Tanımı: İri yapılı ve dolgun vücutludur. Uzunluk ergin böcekte 5–6 cm olup koyu kahverengi ile kızıl kahverengi arasında değişen renktedir. Vücut, kadife gibi tüylerle kaplıdır. Ön bacakları çok kuvvetli tipik kazıcıdır. Vücudunun sonunda çok belirli iki adet cerci bulunur. Gündüzleri ön bacakları ile açtıkları galerilerde yaşarlar. Bazen toprak yüzüne de çıkarlar. Sıcak yaz gecelerinde daha aktiftirler. Genellikle yaşama yeri olarak galeri açmaya uygun olan kültüre alınmış nemli, bol humuslu, killi, kumlu toprakları seçerler. Kışı toprak altında geçirir. İki yılda bir döl verir. Haziran ve temmuz aylarında toprakta açtıkları tünellerin sonunda yumurta odalarına yumurta bırakırlar.
Baharda toprak yüzeyine yakın derinliğe gelip beslenirler, bir kışı daha geçirip ertesi yaz ergin olurlar.
Zarar şekilleri: Ergin ve nimfleri toprak içinde galeri açarak ilerlerken rastladıkları her tür bitki köklerini ve yumrularını yerler. Özellikle yeni dikilmiş veya yeni çimlenmiş sebze fidelerinin köklerini keserek kurumalarına neden olurlar. Yumrulu sebzelerin ise toprak altında bulunan yumrularını kemirerek zarar verirler. Danaburnu yoğunluğu yüksek olduğu zaman bitkilerde büyük ölçüde zarar meydana gelir. Danaburnu, polifag bir zararlıdır. Tüm sebzeler, süs bitkileri, tarla bitkileri, meyve ve orman fidanlarında zarara neden olurlar. Bazı kuşlar ve kümes hayvanları, danaburnu nimf ve erginlerinin doğal düşmanlarıdır. Ancak zararlının gece aktif olması ve toprak altında bulunması doğal düşmanların etkinliğini azaltmaktadır.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri yapılır. Kültürel önlemlerde küçük bahçeler mümkün olduğunca göllenecek şekilde su altında bırakılarak danaburnu nimf ve erginleri öldürülebilir ya da zararlı, gübreli ve sıcak toprakları sevdiklerinden arazinin uygun yerlerine yaz sonuna doğru gübre kümeleri bırakılır. İlkbahar başında bunlar toplanarak nimf ve erginler öldürülür. Toprağın iyi ve zamanında işlenmesi ile zararlının toprak altında bulunan yumurta, nimf ve erginleri yok edilir. Kimyasal mücadelede ise öncelikle ilaçlama zamanının doğru olarak tespit edilmesi gerekir. Çeşitli kültür bitkilerinde ayrım yapmadan beslenmeleri, çoğalma ve canlı kalma güçlerinin yüksek olması nedeniyle yoğunluğa bakılmaksızın mücadeleye geçilmelidir. Bir yerde bulunup bulunmadıkları yenik bitki, galeri sayısı, nemli toprakların 1 cm altındaki yüzeysel kazı izlerinin incelenmesi ile anlaşılır. Zehirli yem hazırlamak için önerilen ilaçlardan herhangi biri önce kepek ile kuru kuruya karıştırılır. Daha sonra içinde şeker eritilmiş su ile yavaş yavaş nemlendirilir. Nemlendirme derecesi, kepeğin sünger hâline gelmesi şeklinde ayarlanır. Bu hazırlanan zehirli yem, akşamüzeri bahçe sulandıktan sonra bitki diplerine gelecek şekilde dekara 8 kg hesabı ile atılır.
Köstebekler
20–70 cm derinlikte toprak altında açtıkları tünellerde yaşarlar. Tek yöne doğru uzayan tüyleri, toprakla uyumlu boz renkleri ve kuvvetli bir kafa yapısına sahiptirler. Köstebekler, tünelleri açabilmek için toprağı burnuyla yukarı doğru sürerek küçük tepeler oluştururlar. Baş bölümünü kaplayan kıllar arasında gözleri kaybolduğundan çevresini iyi seçemezler ve bu yüzden kör köstebek diye adlandırılırlar. Ağzının kenarında bulunan ince kıllar çok duyarlıdır. Başının ön tarafı sivridir, ağzında kırkı bulan sivri dişleri vardır. Kulakları küçük olduğundan dikkatli bakılmazsa görülmezler.
Zarar şekli: Köstebek toprak altında yaşadığı için tarım arazilerindeki bitkilere toprak altından zarar verir. Toprağı kabartarak tümsek oluşturduklarından özellikle yeni dikilen fidelerin yerlerinden oynamalarına sebep olurlar. Ayrıca kök salmış bitkilerin köklerini de yiyerek zarar verirler. Kültür bitkileri ile çayır ve meraların yeşil kısımlarını, tohum ve meyvelerini, fidanların kök boğazını kemirmek suretiyle de zarar verebilirler.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel önlemlerde derin toprak işlemesi, rotasyon, tarla temizliği ve tarlayı su altında bırakmak birey sayısını düşürür. Kimyasal mücadele yönteminde ise fostoxin tabletler kullanılır. Köstebeklerin kabarttığı toprak, kürekle açılarak delikler açığa çıkarılır ve bu delikleri kapatacak büyüklükte kayalar deliklerin yanına konulur. Her deliğe 2–3 adet fostoxin tableti bırakıldıktan sonra delik ağzı kaya ile iyice kapatılır. Bu uygulama tüm deliklere yapılmalıdır.
 Mollusitler( Salyangoz) ve Sümüklü böcekler)
Tanımı: Salyangozlarda vücut, bir kabuk ile örtülüdür. Kabuk yüksekliği 40–50 mm olup rengi grimsi kahverenginde veya daha açık renklidir. Sümüklü böceklerin ise vücudu çıplaktır. Boyları 30–60 mm arası ile 30–160 mm arasında değişir. Vücutlarının üzerinde siyah çizgiler bulunur. Kışı dinlenerek geçirirken ilkbaharda ise faaliyete başlarlar. Toprakta açmış oldukları 8–10 cm derinliğindeki çukurlara 60–70 arasında değişen yumurta bırakırlar. Genellikle başkalaşım geçirmezler. Yağmurlu ve nemli havalar dışında gündüzleri aktif olmayıp geceleri faaliyet gösterirler.
Salyangoz zararlısı
zarar şekilleri: Tarla ve bahçelerde kültür bitkilerinin yaprak, sürgün ve meyvelerini kemirmek suretiyle zararlı olurlar. Kemirdikleri yaprakların yalnızca damarlarını bırakırlar. Popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak ekonomik önemde zararlar meydana getirirler.

Salyangoz ve sümüklü böcekler yazlık sebzelerde, fidanlarda, turunçgillerde, meyve ve orman ağaçlarında, tarla bitkilerinde, çilek ve süs bitkilerinde zararlı olurlar. Dane yiyenler dışında çeşitli kuşlar, tarla fareleri ve özellikle limon sıçanı başlıca doğal düşmanlarıdır.
Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel mücadelede ilkbaharda popülasyon yoğunluğunun az olduğu durumlarda toplanıp imha edilmelidir. Yabancı otlar, salyangoz ve sümüklü böceklerin beslenme ve barınmalarında önemli rol oynadıklarından kültür alanları içinde yabancı ot temizliğine önem verilmelidir. Kimyasal mücadele ilkbahar aylarında yapılır. Fakat zararları görüldüğünde diğer zamanlarda da yapılabilir. Önerilen hazır yem, avuçta sıkıldığı zaman dağılmayacak kadar su ile ıslatılarak akşamüzeri salyangoz ve sümüklü böceklerin zararlı olduğu alanlara 2 m ara ile küçük parçalar hâlinde dağıtılır. Yem dağıtılmadan önce serpilecek alan sulanırsa salyangoz ve sümüklü böceklerin daha çabuk bu alana gelmesi sağlanır
Çekirgeler, tarla fareleri, ambar ve depolardaki fare ve sıçanlar, tarla tavşanı, zararlı kuşlar, kertenkele ve karıncalar tarım alanlarında zarar yapan diğer canlılardadır.
Tarla faresi
Tarla fareleri, 4–6 giriş deliği bulunan 10–70 cm derinlikteki toprak altı galerilerinde yaşarlar. Gece ve gündüz aktif olmakla birlikte özellikle geceleri daha faaldirler. Ortalama ömürleri 3–4 yıldır. Zarar şekilleri: Tarla fareleri, kültür bitkileri ile çayır-mera bitkilerinin yeşil aksam, tohum ve meyvelerini, ormanlarda fidanların gövdelerini yemek, kemirmek, kesmek ve kirletmek suretiyle zarara uğratırlar. Beslendikleri alandan daha sonra başka yerlere geçerek zararlarına devam ederler. Sıcak aylarda yeşil, serin aylarda kuru yemi daha fazla yerler. Zarar dereceleri popülasyon yoğunluğuna bağlı olarak % 100’e kadar çıkabilir.
 Mücadelesi: Kültürel ve kimyasal mücadele yöntemleri izlenir. Kültürel mücadelede derin toprak işlemesi, münavebe, tarla temizliği, sistemleri su ile doldurma, kapan kurma gibi önlemlerle tarla fareleriyle mücadele edilir. Tarla fareleriyle kimyasal mücadele iklim uygun olduğu sürece her zaman yapılabilir. Ancak en uygun ve etkili olan zaman, kıştan çıktıkları ve en zayıf oldukları ilkbahar ve sonbahardır.  
 Tarla Tavşanı 
 Dar, uzun ve ucu yuvarlak olan kulakları, başından daha uzun olduğundan öne doğru büküldüğünde burun kısmını geçer
Tarla tavşanları besin bulmakta güçlük çektikleri kış aylarında özellikle arazinin karla örtülü olduğu devrede meyve, kavak ve söğüt fidanlarının gövdelerini kemirerek çam ve ibreli ağaçların yer seviyesinin üst kısmında kalan tepe sürgünlerini yiyerek kurumalarına sebep olur. 
Zaman zaman lahana, marul ve havuç gibi sebzeleri de yiyerek zarar verirler.  Biyolojik mücadelede tarla tavşanlarının doğal düşmanları olan tilki, kurt, çakal, sansar, gelincik, yabani kedi, köpek ve yırtıcı kuşların korunması şarttır.
 Kimyasal mücadelede ise kemirilen fidanın cinsine ve kemirilmesinin yaygınlığına göre karar verilir. Eğer yaptığı zarar büyük ölçüde ise kaçırıcı bir ilaçla kemirilmesini istemediğimiz ağaçlar ilaçlanır. Bu ilaçlama genellikle kasım-aralık aylarında yapılır.
 Zararlı Kuşlar
 Ekin kargası, serçeler ve sığırcıklar zarar yapan kuşlardır 

23 Kasım 2018 Cuma

BAHÇE ANKARA



BAHÇE ANKARA

ZİRAAT MÜHENDİSİ TARAFINDAN AĞAÇ BUDAMA,BAHÇE İŞLERİ,GÜBRELEME VE ÇİM EKİMİ 0553-225-24-37   ALİ BEY

NEMATODLAR



NEMATODLAR

Yuvarlak solucanlar olarak da Adlandırılan bu canlıların çoğu sucul habitatlarda, nemli topraklarda, nemli bitki dokularının içerisinde, insanların ve hayvanların dokularında ve vücut sıvıları içerisinde bulunur. Nematodların yaklaşık % 50’si denizde yaşar. Okyanuslarda yüzlerce metre derinliğe kadar çok sayıda nematod türü tespit edilmiştir. Nematodların % 15’i ise insanın da dâhil olduğu omurgalı ve omurgasız hayvanlarda parazittir. Bitki paraziti olan nematodlar tüm nematodların % 10’luk kısmını, serbest yaşayanlar ise % 25’lik kısmını oluşturur
Yuvarlak solucanların silindirik ve segmentsiz olan vücutlarının uzunlukları 1 mm’den daha kısa olabileceği gibi bir metreden daha uzun da olabilir.Kökü Latince olan “Nematod” kelimesinin karşılığı, nematodun genel vücut görünümüne uymakta ve “ip gibi” anlamına gelmektedir
Ergin erkekler ise ince uzun ve silindir şeklindedir. Her iki eşeyinde ince uzun olduğu türlerde, erkek bireyler genellikle dişilerden ufak ve kuyruk kısımları içe doğru hafifçe kıvrıktır
Omurgasızlarda görülen sil, kamçı, solunum ve dolaşım organlarınematodlarda mevcut olmayıp, boşaltım organları da diğer omurgasız canlılardan farklıdır
Nematodlar, eşeylerin ayrı olduğu biseksüel çoğalmanın yanında, sadece dişilerin mevcut olduğu partenogenetik ve aynı bireyde her iki eşey organının bulunması durumu olan hermafrodizm de gösterebilirler. Bazı türlerde çevre şartlarına bağlı olarak biseksüel ve partenogenetik çoğalma tipi bir arada görülebilir. Hayat devri yumurta, dört larva safhası ve ergin dönemlerden oluşur

Normal olarak ergin oluncaya kadar bir ve ikisi yumurta içinde olmak kaydıyla 4 deri değiştirme özelliği görülür. Fakat birkaç tür nematod da bu sayı 3 ya da 5 adet olabilir. Ergin nematodlar deri değiştirmez fakat büyümeleri süreklidir.
       
Nematodlarınrejenerasyon yetenekleri yoktur. Belirli sayıda ve az hücreden oluşan vücutları vardır. Nematodlarda büyüme olayı mevcut hücrelerin büyümesiyle olur. Hücrelerin büyüme kabiliyeti çok fazladır. Nematodların büyük bir kısmı kendi hareketleri ile toprakta yılda ortalama 1 m yol alabilirler. Nematodların bulundukları ortamdan çevreye yayılmalarında sulama suyu, bulundukları toprakların insan, hayvan ve tarım araçları ile taşınması, bulaşık bitkilerle ve üretim materyalleri ile olmaktadır. Bu canlılara ait kist, yumurta ve larvaların rüzgârla taşındığı da görülmüştür. Topraktaki dikey hareketlerinde toprak nemi ve sıcaklığının önemli rolü vardır. Toprak yüzeyi kuru olduğu zaman aşağıya doğru ve yüzeydeki nem uygun şartlara dönüştüğünde tekrar yukarıya doğru hareket ederler. Konukçu bitkinin kök sistemi derinliğine bağlı olarak 3–6 m’ ye kadar indikleri görülebilse de en yoğun oldukları toprak derinliği 10–30 cm’dir.
       
Nematodlar bitkilerin bulunduğu ve yaşayabildikleri bütün ortamlarda bulunabilmektedir. Türkiye’de bitki paraziti nematodlar ekonomik değeri olan kültür bitkileri üzerinde zararlı olabilmektedir. Bu kültür bitkileri içinde buğday, patates, çeltik, soğan, meyveler, bağ ve sebzeler önemli yer tutmaktadır. Bu bitkiler karantinaya tabi, tohum ve fidan sertifikasyonu açısından önem taşıyan nematod türlerine konukçuluk yapmaktadır. Bu nedenle karantinaya tabi nematodların temiz olanlara bulaşmaması ancak yasal önlemlerle mümkün olabileceğinden iç karantinaya özel bir önem verilmelidir. Zira dış ülkeler ekonomik değeri olan ürünlerin ithalatında zirai karantina konusu üzerinde önemle durmaktadırlar.
       
Son yıllarda üzerinde durulan konulardan birisi de “vektör nematodlardır”. Özellikle bitki paraziti nematodların önemli bir grubunun virüs vektörü olması bu canlıların önemini iyice arttırmaktadır. Bu grup nematodlar bitkilerde oluşturdukları doğrudan zararın yanında virüs hastalıklarını taşımaları sebebiyle de ayrı bir önem taşımaktadırlar.
       
Nematodlar tarafından zarar gören bitkilerde bakteri, virüs ve fungus gibi diğer hastalık nedeni mikroorganizmaların faaliyetleri de kolaylaşır. Bu nedenle nematodlar ile enfekte bitkilerde nematod zararı yanında başka hastalıklara da rastlanabilir.  
       
Nematodlar içerisinde ekosistem açısından önemli olan faydalı türler de bulunmaktadır. Faydalı nematod grupları içinde böcek paraziti nematodlar önemli bir yer tutmaktadır. Son yıllarda dünya tarım alanlarında, biyolojik mücadele kapsamında entomopatojennematodlarınzararlılara karşı kullanımı büyük bir artış göstermiştir. Bu grup nematodlar geniş konukçu aralığına sahip olmaları, taşıdıkları bakterilerle konukçularını 24–48 saat içinde öldürebilmeleri, yapay ortamlarda kültüre alınabilmeleri, konukçularını aktif olarak arayıp bulabilmeleri, konukçu yokluğunda ortamda uzun süre canlılıklarını koruyabilmeleri, çevreye zararsız oluşları ve kolay kullanımlı preparatlar halinde uygulanabilmeleri gibi nedenlerle zararlılar ile mücadelede önemli bir yer edinmişlerdir.



YAPRAK GALERİ SİNEKLERİ


YAPRAK GALERİ SİNEKLERİ
Erginleri 1-2 mm boyunda gri-siyah renktedir.
Larvaları en fazla 3 mm boyunda beyaz-sarı renkte ve şeffaftır.
Erginleri bitkinin tüm yapraklarında, larvaları galeri içinde bulunur.
Sera koşullarında bütün mevsim boyunca, yazın yabancı otlar ve sebzeler üzerinde görülürler.
GALERİ SİNEKLERİ ZARAR ŞEKLİ:
Dişiler yapraklarda küçük yaralar açar, buradan çıkan özsu ile beslenir ve hücre bozulmasına neden olurlar.
Bu beslenme delikleri sarararak küçük lekeler meydana getirir.
Larvalar yaprakların iki zarı arasında kalan etli doku ile beslenir ve galeri oluştururlar.
Daha sonra zarar görmüş bölgeler sararıp kurur ve yapraklar dökülür.
Genç bitki ve fidelerde gelişmeyi geciktirirler.
Kalite ve verim kaybına neden olurlar.

GALERİ SİNEKLERİ ZARARLI OLDUĞU BİTKİLER:
Domates, patlıcan, biber, fasulye, bezelye, bakla, marul, kabak, hıyar, ıspanak, soğan ve pırasada zararlıdırlar.

GALERİ SİNEKLERİ MÜCADELE YÖNTEMLERİ:
Kültürel Önlemler:
Sera içi, çevresi ve fide yastıklarının çevresi yabancı otlardan temizlenmelidir.
Havalandırma açıklıkları ince tel ile kaplanmalıdır.
Bulaşık bitki artıkları imha edilmeli ve bulaşık fideler seraya dikilmemelidir.
Toprak 10 cm derinliğinde sürülerek topraktaki pupalar yok edilmelidir.
Malçlama yapılarak toprağın nemli kalması ve pupaların nemden çürümesi sağlanmalıdır.
BU ÇÖZÜM OLMAZSA TUZAKLAR VEYA KİMYASAL MÜCADELE YAPILIR.

TOPRAK ÜSTÜ ZARARLILARI


TOPRAK ÜSTÜ ZARARLILARI

Ergin böcekler, 35-50 mm uzunluğunda, kırmızı kahverengi zemin üzerinde bulunan beyaz tüyler nedeniyle alaca görünümlü böceklerdir.
En tipik özellikleri, antenlerinin uç kısımlarının yelpaze şeklinde olmasıdır.
Larvaları 70–80 mm uzunluğunda, tombul yapılı ve sarımsı krem rengindedir.
Vücudu “C” harfi şeklinde kıvrık olup, üzeri ince, sarı, seyrek tüyler ile örtülüdür.

TOPRAKALTI ZARARLILARI ZARAR ŞEKLİ
Bu türün erginleri, bitkilerin toprak üstü kısımlarını, larvaları ise köklerini yiyerek zararlı olmaktadır.
Esas zararı, fidanların ve ağaçların köklerini yemek suretiyle, larvalar yapar.
Fidanlıklarda bir bitkinin kökünde 1 larvanın bulunması önemli zararlara yol açar. Bu nedenle fidanlıklar için çok önemlidir.

TOPRAKALTI ZARARLILARI ZARARLI OLDUĞU BİTKİLER
Elma, armut, erik, kiraz, ayva, şeftali.

TOPRAKALTI ZARARLILARI MÜCADELE YÖNTEMLERİ

Kültürel Önlemler:
Sulama, gübreleme gibi bakım işlemleri tam olarak yapılarak ağaç ve fidanlar sağlıklı tutulmalıdır.
Bu zararlılarla bulaşık fidanlıklarda, kullanılacak çiftlik gübresi ilaçlandıktan sonra toprağa karıştırılmalıdır.
Haziran ve Temmuz aylarında bahçelerde yabancı ot temizliğine özen gösterilmelidir. Bahçe sonbaharda 20–30 cm derinliğinde sürülerek larvalar, Mayıs ayında 15–20 cm derinliğinde sürülerek pupalar ve Temmuz-Ağustos aylarında sürülerek de yumurtalar tahrip edilmelidir.
Gerek fidanlıklar ve gerekse meyve bahçelerinde, geceleri erginler toplanarak öldürülmelidir.

KİMYASAL MÜCADELE
Bu zararlıya karşı, sadece larva zararının bulunduğu  fidan ve ağaçlarda kimyasal mücadele yapılmalıdır.
İlkbaharda, 0–20 cm toprak derinliğindeki toprak sıcaklığı 9–10°C‘ye ulaşıp, larvalar faaliyete başladığı zaman ikinci ve üçüncü dönem larvalara karşı bir ilaçlama yapılır.
Sonbaharda ise, yörelere göre değişmekle birlikte, ilk yağmurlardan sonra, larvalar toprak yüzeyine yakın olduğu zaman bir ilaçlama yapılabilir.
Ancak önemli olan ilkbaharda yapılacak ilaçlamadır.
İlkbahar ilaçlaması yapılmayan bahçelerde, zarar yaygın olarak bulunduğu zaman ve ergin uçuşlarının fazla olduğu yıllarda, sonbahar ilaçlamalarının da yapılması gereklidir.



BİTKİ HASTALIKLARI


BİTKİ HASTALIKLARI(FİTOPATOLOJİ)

Bitki hastalığına bakteriler, mantarlar, nematik kurtlar ve virüsler, daha büyük bitkilerde böcekler ve keneler veya çevreye bağlı yahut çevreye bağlı olmayan uygunsuz durumlar sebeb olabilir. Her çeşit bitki, kültür ve yabani bitki hastalıklarına tutulabilir.

Bölümün başlıca görevleri bitki ve bitkisel ürünleri tehdit eden bakteriler, fitoplazmalar, funguslar, virüsler ve viroidlerin sebep olduğu bitki hastalıklarını teşhis etmek, yaygınlık ve zarar seviyelerini belirlemek, biyolojileri, epidemiyolojileri ve mücadele metotlarını ortaya koymaktır.
Çevreden ileri gelen hastalık nedenlerini canlı ve cansız nedenler olmak üzere iki ana grupta inceleyebiliriz. cansız hastalık nedenleri: Sıcaklık: Bitkinin istediği optimal çevre sıcaklığından daha yüksek sıcaklıklarda bitki solunumu, fotosentezden daha fazla oldugundan bitkide besin maddesi kaybı artmakta ve bu kayıplar bir süre sonra telafi edilemeyecek boyutlara ulaşarak bitkide hastalık belirtileri görülmektedir. Ayrıca yüksek çevre sıcaklıklarında bitkide genel bir solgunluk ve ileri dönemlerde yaprak dökümü şeklinde
Hastalık belirtileri görülebilmektedir. Düşük çevre sıcaklıklarında ; bitkide genel bir gelişme geriliir solgunluk, döllenmenin normal olmaması sonucu meyve dökümü veya kör başak oluşumu şeklinde ortaya çıkan hastalık belirtileri görülmektedir. Işık : Işık yoğunluğunun fazla olduğu durumlarda bitkide sarılık ve kloroz belirtisi görülmektedir. Işık yoğunluğunun bitkinin isteğinden az olması durumunda ise, bitkilerde genel bir gelişme gerilii, yapraklarda sarılık ve sap boyumları arası mesafenin artarak bitki boyunun uzaması şeklinde ortaya çıkan ''Etioleman '' olarak adlandırılan hastalık belirtilerine rastlanmaktadır.
Şiddetli rüzgar bitkilerin dal, sürgün ve gövdesini kırarak, meyvelerini zamansız dökerek, hububat gibi tek yıllık bitkileri yatırarak doğrudan zarara sebep olmaktadır. Ayrıca rüzgarın etkisi ile birbirine sürten bitki kısımları yaralanarak, di÷er hastalık etmenlerinin buradan bitkiye girişi kolay olmaktadır. Toraktan Kaynaklanan Hastalık Etmenleri 0 °C'nin altındaki sıcaklıklarda toprak donarak çatlar ve orada bulunan bitki kökleri koparak zarara uğrayabilir. Toprakta yeterli su bulunmadı durumda bitkiler transprasyonla kaybettikleri suyu topraktan sağlayamadıkları için solgunluk belirtisi gösterirler.
Bu durum uzun süre devam eder ise bitkilerde erken yaprak dökümü ve ölüme varan hastalıklar meydana gelir. Toprakta fazla su bulunması halinde; yapraklarda lekeler ve kloroz ve gövdede zamk akıntısı şeklinde ortaya çıkan hastalıklar görülmektedir. Toprak analizleri yapılarak bilgilerin ihtiyaç bu maddelerin topraktaki miktarı tespit edilmekte ve dengeli bir gübreleme yapılarak bitkinin ihtiyacı karşılanmalıdır.Azot noksanlı olan bitkiler zayıf görünür. Gelişme devresi sonunda yaprakların şekli küçük, açık sarımtırak yeşil ve kısa saplı bir hal alır. Meyve sayısı azalmaktadır. magnezyum noksanlı: Yaprakta damarlar arasında sararmalar, yaprak ucunda gevreklik ve yıkarı doğru kıvrılmalar görülür. Meyveler seyrekleşir , ufalır ve meyve sayısında azalma oluyor.
• Surveyler ile karantina organizmaları ve yeni ortaya çıkan patojen risklerini takip etmek, 
• Zararlı organizmaları tanılamak ve karakterizasyonunu yapmak,
• Ksilem ve floemle sınırlı bakteriler, fitoplazmalar ve virüsler gibi zararlı organizmaların konukçuları ve vektörleri ile ilişkilerini de kapsayacak şekilde epidemiyolojik çalışmalar yürütmek,
• Yeni metotları adapte ederek kültüre alınamayan organizmaların teşhis kapasitesini arttırmak, 
• Patojenin virülensliği ve konukçu hassasiyeti/dayanıklılığına ilişkin olarak konukçu/patojen ilişkileri hakkında çalışmalar yürütmek,
• Tahmin ve uyarı metotlarını çalışmak ve mücadele çalışmalarına entegre etmek,
• Bitki patojeni mikroorganizmaları muhafaza etmek ve katalogunu hazırlamak
• Karantina organizmalarının izlenmesi ve haritalanmasına yönelik planlanan Bakanlığımız projelerini laboratuvar analizleri ile desteklemek,
• Bitki ve bitkisel ürünlerde ithalat, ihracat, bitki pasaportu ve sertifikasyon amaçlı analizleri yapmak, 
• Bitki koruma ürünlerini ruhsatlandırma komisyonuna katılmak ve bitki hastalıklarına ilişkin bitki koruma ürünlerinin etkinlik denemelerinin dosyalarını değerlendirmektir.



                                AĞAÇ BUDAMA TERBİYE ŞEKİLLERİ
Meyve ağaçlarını en kısa zamanda ürün vermeye başlatmak ve onları uzun süre verim çağında tutmak için budama yapılır.Gövde üzerinde ana dalların sayılarını ve dağılışlarını düzenleyerek meyve ağacının sağlam, düzenli ve dengeli yapı oluşturmasını sağlamak, Meyve ağaçlarının bakımını, meyvelerin hasadını, hastalık ve zararlılarla mücadele v.b. teknik işlerin uygulanmasını kolaylaştırmak,Meyve ağaçlarının bakımını, meyvelerin hasadını, hastalık ve zararlılarla mücadele v.b. teknik işlerin uygulanmasını kolaylaştırmak,Kurumuş, hastalıklı, zarar görmüş, kırılmış dallar ile birbirinin üzerine binmiş, ya da zayıf dar açılı dalları kesmek.günümüzde gelişmiş ağaçların senelerce budanmadığını görüyoruz.budanmış ağaç dallarına ulaşabildiğimiz her yere macunlama işlemi yapıyoruz.
BUDAMA İLE elde ettiğimiz kazanımlar
a) Bitkileri en kısa zamanda ürüne yatırmak
b) Bitkilerin toprak altı ve toprak üstü organları arasında uygun gelişim sağlamak
c) Toprak işleme, budama, ürünlerin derimi, hastalık ve zararlılarla mücadele işlerini kolaylaştırmak; d) Bitkilerde ışıklanmayı sağlamak ve yaprak alanını dengeli bir şekilde artırmak; bu sayede meyve kalitesini artırmak….
e)bir yıl ürün verme bir yıl vermeme olayını kaldırmak. BUDAMALAR NASIL YAPILIR?
a) Şekil budaması,
b) Ürün budaması,
c) Gençleştirme budamas

BUDAMA ZAMANI
Budama zamanının meyve ağaçlarının gelişme ve verimine etkisi büyüktür. Budama, yaz ve kış olmak üzere iki ayrı mevsimde yapılır.ayrıca kuru dalların kesim işlemi her zaman yapılabilinir. Bazı meyve türlerinde budamayı, hem yaz hem de kış aylarında birbirini tamamlayacak şekilde yapmak mümkündür.
Çünkü şiddetli donlardan önce yapılacak kesimlerle oluşacak yara yüzeyleri nedeniyle çok düşük sıcaklıklarda meyve ağaçlarında bazı dallar üşüyebilir, ya da donabilir.
Sert çekirdekli meyve ağaçlarında şiddetli soğuklar, çok kesim yapılmış ağaçlarda zamk oluşumunu artırır, bu da kabuk yarılmalarına, ağaçların zayıflamalarına neden olur. O yüzden derin budamalardan kaçınıyoruz.
Oysa şiddetli donlar geçtikten sonra yapılacak budamalarda kesim yüzeylerinde meyve ağaçlarının üşümeleri önleneceği gibi bunların donlara karşı dayanımları da artar.
İlkbahar gelişme periyodu başladıktan sonra yapılacak budamalar ise, meyve ağaçlarında sürgün oluşumunun gecikmesine neden olmaktadır.
2.Yaz Budaması
Yaz budamasından amaç, meyvelerin daha iyi renklenmelerini sağlamak, kış aylarında yapılacak budama işlemlerini azaltmak ve hasat ile kültürel faaliyetleri kolaylaştırmaktır. Yaprakların ve dalların durumları meyve gelişimi ve kalitesine etki eder.
Meyve ağaçlarında dallar odunlaşmaya başladığı zaman yaz budamasına başlanmalı ve Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında bazı hallerde de Eylül ayının sonuna kadar bu işleme devam edilmelidir. Yaz budaması özellikle meyve ağaçlarının şekillendirilme yıllarında yapılması gerekli olan önemli bir işlemdir.

MEYVE A
ĞAÇLARINAVERİLECEKŞEKİLLER
Meyve fidanlarına şekil verilirken, beslenme durumu ile buna bağlı olarak tür ve çeşitlerin özel budama istekleri, meyve tür ve çeşitlerinin özel dallanma şekilleri budamaya karşı dalların vereceği tepki gibi bilgilerin yeterli olması ayrıca önem kazanır.
Oysa, nemli bölgelerde durum tamamen aksi şekilde düşünülmelidir. Yani fidanların iç kısımlarında fazla nem tutmayacak şekilde açık ve aşırı toprak neminden fazla zararlanmayacak şekilde yüksek gövdeli olarak terbiye edilmelidir.
GOBLE ŞEKLİ
Meyve fidanlarına nemli bölgelerde uygulanan bir şekildir. Elma, ayva, armut, erik, şeftali ve kayısı gibi meyve türlerine uygun bir şekildir.
Birinci Yıl: Bir yıllık fidan topraktan 60-80 cm yükseklikte 4-5 göz üzerinden kesilir. Bu şekilde ilkbahar gelişme periyoduna giren fidanlarda 4-5 sürgün gelişmeye başlar
Bu işlemler tamamlandıktan sonra, dallar 40-60 cm uzunlukta kesilir. Daha kısa dallar olduğu gibi bırakılır. Ana dalların gövde ile yaptıkları acıların 45o olmaları gerekir. Eğer bunlar dar ise genişletilir, geniş ise daraltılır.
İkinci Yıl
Ağaçlar ilkbaharda gelişmeye başlar ve her ana daldan yeni sürgünler meydana gelir. Yaz sonu veya kış mevsiminde her ana dal üzerinde gelişmiş dallardan 2 tane seçilir. Bunlardan biri yardımcı, diğeri ana dalın devamını sağlayan dal olmalıdır.
Ana dalların kesimlerine gelince; bunlar 40-50 cm uzunluğunun altında gelişme göstermiş ise dokunulmaz. Uzunlukları 80-100 cm olan dallar 40-60 cm yükseklikten toprağa bakan göz üzerinden kesilebilir
Üçüncü Yıl
İlkbahar gelişme periyodu başlar başlamaz, büyüme noktalarında gelişme görülür ve her ana ve yardımcı dallarda yeniden 3-5 dal oluşur. Ayrıca, yaz veya kış aylarında, yine her ana dal üzerinde oluşmuş dallardan biri ana dalın diğeri yardımcı dalın devamını sağlayacak iki dal seçilir. Yardımcı dalların, bir öncekilerin aksi yönünde olması gerekir.
Sonraki yıllar
Fidanlar meyve vermeğe başladıktan sonra sürgünlerin uzunlukları da kısmen azalır. Bu nedenle, sürgün uzunlukları 50 cm kadar olan dallara dokunulmaz. Daha uzun olanlar bu düzeye indirilebilir. Bu şekilde meyve ağaçlarında her yıl ana ve yardımcı dallarda oluşan dallar arasından iki dal seçmek, geri kalan dalları bağlamak, eğmek veya bükmek suretiyle, meyve ağaçlarında 5-6 yardımcı dal oluşuncaya kadar şekil budamasına devam edilir
PALMET TARZI TERBİYE ŞEKLİ
Palmet Şekli Bu şekilde, dallar bir düzlem üzerinde yayılır. Dünyada değişik etkiler altında birbirinden farklı palmet sekileri geliştirilmiştir (Şekil 8.8). Yumuşak ve sert çekirdekli meyvelerin çoğunda uygulanabilen palmet şekillerinden ülkemizde en yaygın olarak kullanılan; yatay veya meyilli palmettir. İkisi arasındaki fark ana dalların gövde ile yaptıkları açıdır. Meyilli palmette bu açı 45°-60° iken, yatay palmette 90°’dir. 1 2 Şekil 8.6 İkinci yılda fidanın 1) Budanmadan önce 2) Budandıktan sonraki durumu Budama Teknikleri 13 Fidanlar dikildikten sonra 40-60 cm yükseklikten 3-5 cm tırnak bırakılarak kesilir. İlkbahar gelişme periyodundan itibaren özenle gerekli bakım yapılan fidanlar gelişmeye başlar. Temmuz-Ağustos aylarında fidanlara şekil verilmeye başlanır. Bu amaçla her fidanda iki anadal ile bir de doruk dalı seçilir. Diğer dalların gelişmesi engellenir. İki ana daim gövdenin her iki yanında, gövde ile 45°-60° açı yapması istenir. Bunu sağlamak için bahçede ya sabit telli sistem bulunur veya ağacın dalları daha önceden hazırlanmış söğüt veya kavaktan yapılmış herekler ile bağlanır. Kış dinlenme periyodu içerisinde yazın yapılmış olan işler gözden geçirilir. Seçilen dallar 60-80 cm uzunlukta kesilir. İkinci yıl fidanların bakımları eksiksiz yerine getirilirken Temmuz-Ağustos aylarında ikinci kat oluşturmak üzere yine fidanın üzerinde ilk yılda olduğu gibi iki ana dal ve doruk dalının devamı seçilir. Bu şekilde palmet sisteminde her yıl veya iki yılda bir, bir kat oluşturulur. Ancak beş kattan daha fazlasına müsaade edilmemelidir. Katlar arasındaki uzaklık, toprak ve ekolojik şartlara göre değişmektedir. Ancak her kat bir önceki kattan en azından 10-20 cm daha yüksekte oluşturulmalıdır
PİRAMİT FORMLU TERBİYE ŞEKLİ
Piramit Şekli Dalların gövde üzerinde dağılışlarına göre spiral ve katlı olmak üzere iki şekli vardır. Daha dikine büyüme özelliğine sahip olan armut gibi meyvelere uygulanır. Spiral piramitte dallar gövde üzerinde muntazam olarak dağılmaktadır. Katlı piramitte ise üç dal bir araya gelerek gruplaşmakta ve kat oluşturmaktadır. Birinci kat ile ikinci kat arasındaki mesafenin 110 cm, ikinci ile üçüncü kat arasındaki mesafenin 100 cm, üçüncü ile dördüncü kat arasındaki mesafenin 90 cm olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu şekilde katlar, aralarındaki mesafe 10’ar cm azaltılarak oluşturulmaktadır. Piramit şeklinde fidanlar 60-80 cm yükseklikten, 3-4 cm’lik bir tırnak bırakılarak kesilir (Şekil 8.5). İlkbahar gelişme periyodu ile birlikte fidandaki gözler sürmeye başlar. Yaz gelişme periyodunda Temmuz-Ağustos ayları içerisinde gövde üzerinde düzgün olarak dağılmış, gelişme kuvvetleri eşit olan üç anadal ile gövdenin devamım sağlayacak olan doruk dalı seçilir. Diğer dallar ise kesilmeyip eğilip bükülerek gelişmesi engellenir (Şekil 8.5). Kış gelişme periyodu içerisinde yazın yapılan işler gözden geçirilir. Eğer ana dallar ve doruk dal arasında gelişme yönünden bir denge mevcut ise dallar 60-80 cm üzerinden kesilir. Eğer ana dallar arasında gelişme yönünden bir dengesizlik mevcut ise daha önce belirtilen önlemlerle bu dengesizliğin giderilmesine çalışılır. 12 Bahçıvanlık Rehberi Şekil 8.5 Bir fidana piramit şeklinin verilmesi 1) Şekil verilmek üzere tepesi kesilmiş bir yıllık fidan 2) Aynı fidanın budanmadan önceki durumu 3) Budandıktan sonraki durumu 1 2 3 İkinci yıl yaz gelişme periyodu içerisinde her anadal üzerinde bir tanesi ana daim devamını sağlayacak, diğeri ise yardımcı olmak üzere iki dalcık seçilir. Her ana daim üzerindeki yardımcı dalların aynı yönde olmasına dikkat edilir. Ana ve doruk dalı üzerindeki diğer dalcıklar ise karşılıklı çekilerek bağlanır. Takip eden kış periyodu içerisinde herhangi bir müdahale yapılmaz. Sadece yazın yapılan işler kontrol edilir, varsa eksiklikler giderilir ve gerekli kısaltmalar yapılır (Şekil 8.6). Üçüncü yıl içinde ağacın gelişmesi toplu olarak incelenir. Karşılıklı bağlanmış dallar çözülmüşse tekrar bağlanır. Anadallar 50-60 cm’den fazla gelişme göstermişlerse bu dallar 50-60 cm uzunluktan kesilir. Ayrıca ana dallar ile yardımcı dallar arasında denge sağlanmasına çalışılır. Doruk dalı ise 110-120 cm yükseklikten 3-4 cm tırnak bırakılarak kesilir. Bundan sonra ikinci kat oluşturulmasına başlanır.




DORUK DALLI ŞEKİL
Kurak bölgeler için uygun bir şekildir. Genellikle, taç, üç ana dalla, orta kısımda gelişen bir doruk dalından oluşur. Elma, armut, şeftali, kayısı, kiraz ve vişne gibi meyve türlerine uygulanabilir. Bu şeklin goble şeklinden farkı, ortasında bir doruk dalının bulunması, değişik doruk dallı şekilden farkı ise, doruk dalının şekillenmeden dik olarak büyümesine devam etmesidir.
Birinci Yıl: Kış aylarında ya da ilkbahar gelişme periyodundu başlamadan bir süre önce bir yıllık fidan, topraktan 40-60 cm yükseklikte, kuvvetli 4- 5 göz üzerinden kesilir. Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları veya şiddetli soğuklar geçtikten sonra kış ayları içerisinde fidanlara ilk şekil verilebilir. Bu amaçla, fidanların gövdesi üzerinde düzenli dağılmış, gelişmeleri eşit kuvvette olan 3 ana ve bunların ortalarında gelişen doruk dalı olmak üzere 4 dal seçilir.
Seçilecek dalların gövdeleri ile yaptıkları açılarının 45o, kendi aralarında ise 120o‘lik açılarla olmasına dikkat edilir. Dalların uzunlukları 40 cm’den az ise bunlara dokunulmaz. Ancak daha uzun olarak gelişen dallar 40-60 cm yükseklikten eşit uzunlukta kesilebilir.
İkinci Yıl
İlk şekil verilen fidanların ana dallarından ilkbaharda 3-5 yeni dal oluşur. Yaz gelişme periyodu içerisinde sürgünler odunlaştıktan sonra, ya da kış aylarında her ana daldan biri ana dalın devamını sağlayan, diğeri yardımcı dal olmak üzere iki ve doruk dalından bir dal seçilir. Fidanlar üzerinde belirtilen işler yapıldıktan sonra dalların kesilmelerine başlanır.
Üçüncü ve sonraki yıllar
İlkbahar ve yaz gelişme periyotlarında ağaçlarda gerekli bakım işleri yürütülür. Bütün bunlardan sonra her yıl ve yardımcı dallar üzerine oluşacak 3-5 daldan birer tanesi ana ve yardımcı dalların devamını, birer tanesi de bunların yardımcı dalını oluşturmak üzere ikişer dal seçilir.
BODUR ELMA BAHÇELERİNDE BUDAMA VE TERBİYE
Bodur bahçelerde ağaçların en fazla 2.5-3 m boylanmasına müsaade edilir. Bu bahçelerde budama ve terbiyede asıl amaç meyveli dalların ana eksen etrafında bir silindir formu almasıdır. Merkezden dışa açılarak oluşan dalların çapı ağacın üst kısmına doğru kademeli olarak azalmalıdır. Yan dalların kalınlığı daima gövde kalınlığından az olmalı ve ağaçların silindir şekli alması sağlanmalıdır
1. Dikim ve İlk Yıl Budaması
İdeal fidan;  1-1.5 m. boyunda, çapı 1.5 cm’den daha fazla olan ve 5-8 adet geniş açılı yan dalı bulunan fidandır. Ülkemizde genellikle  kamçı şeklinde fidanlar üretildiği için piyasada dallı fidan bulmak mümkün olmayabilir. Bu sebeple şekillendirmeye kamçı haldeyken başlanmalıdır. Dikimden sonra; kamçı şeklinde fidanların tepesi 70-75 cm’den kesilir.
70-75 cm’den tepesi vurulmuş fidanlarda, ilkbaharla birlikte topraktan 45-75 cm yükseklikte birinci katı oluşturacak yan dallar çıkmaya başlar. Bu sürgünlerden tepe noktasına en yakın olan dal lider dal olarak seçilir. Sürgün uzunlukları 7.5-10 cm olduğunda her iki haftada bir liderin 10 cm altındaki sürgünlerin el veya makasla uzaklaştırılması gerekir. Bu kesimler Temmuz sonuna kadar tekrarlanmalıdır
Öte yandan haziranın ortasından sonra dik büyüyen dalları lider ile 45-60O  açı yapacak şekilde açmak gerekmektedir. Bu amaçla  eğer dal küçükse kürdan, çamaşır mandalı; biraz büyüksen çıtalar, çubuklar  veya  çamaşır  mandalına bağlı  beton ağırlıklar kullanılabilir. Açı genişletmede kullandığımız bu materyaller Ağustos ayı sonunda çıkarılmalıdır.
2. İkinci Yıl Budama ve Terbiye
Bodur elma bahçelerinde lider, dikim yılında budandıktan sonra tekrar kesilmez. Eğer gelişme zayıfsa tekrar tepe kesimi yapılabilir.
İkinci yılda toprak seviyesinden itibaren 45 cm’ye kadar olan mesafeden çıkan sürgünler uzaklaştırılır.
Fidanımızda istenilen dallanma olmamışsa veya  sadece 1-2 adet yan dal oluşmuşsa bu dallar çıkarılır ve yeni dikilmiş gibi tepesi 75 cm’den kesilir.
Özellikle kuvvetli gelişen çeşitlerde gelişmeyi azaltmak için daha az budama yapılmalıdır.
Ağaç gençken yan dalların yatay büyümesini sağlamak ve kuvvetli dik sürgün büyümesini engellemek önemli bir prensiptir.
Bodur elma bahçelerinde liderin mümkün olduğu kadar hızlı bir şekilde üst tele ulaşması sağlanmalıdır. Bunu sağlamak için lidere rakip olan sürgünlerin uzaklaştırılmasına devam edilir. Ayrıca liderin dik durmasını sağlamak için destek sistemine bağlanmalıdır
. Üçüncü Yıl Budama ve Terbiye
3. yıl artık önemli miktarda meyve alınacağı için ağaçlar budanırken meyve gözlerine dikkat edilmelidir. Dik sürgünler ve aşırı güçlü dallar, kırılmış veya hastalıklı dallar çıkarılır. Yine toprak seviyesinden 45 cm mesafeden çıkan sürgünler ve katlar arasında aşırı kuvvetli büyüyen sürgünler varsa çıkarılır.

3. yıl gelişme periyodunun başlaması ile birlikte katlarımız iyice belirginleşmeye başlayacaktır. Lider istenilen yüksekliğe bu sezon sonunda ulaşır. 
Haziranda önceki yıllarda yapıldığı gibi dalların açıları genişletililir. Aşırı meyve yükünden dolayı kırılmaları önlemek için meyve dallarını ve ana dalları tellere bağlamak gereklidir.
. Verim Çağındaki Ağaçlarda Budama
İdeal bodur elma ağacı, toprak seviyesinden 0.5-1 m yukarıda yaklaşık 4-5 daldan oluşan bir kata sahiptir ve alt katlara daha iyi ışık ulaşması için ilk katın üstündeki boşlukta sadece küçük meyve dalları bulunmalıdır. Alttaki dallar her zaman üsttekilerden daha geniş olmalıdır. Bunu sağlamak için çok acele edilmemeli ve aşırı kesimler yapılmamalıdır. Unutulmamalıdır ki bütün kesimler az veya çok meyve tutumunu geciktirir.
4. büyüme sezonunda ağaç dengeli bir taç oluşturur. Bu yıldan sonra aşağıda kat iskeletini oluşturan dallar korunmalıdır ve her katta 4-5 dal olana kadar ağaç iskeleti oluşturulmaya devam edilir ve sık dallar çıkarılır.
Verim çağındaki ağaçlarda yan dallarda dallanmayı artırdığı için uç kesimi genellikle tavsiye edilmez. Uç kesimi, spur çeşitlerde bir dalın devamlı gelişmesini sağlamak amacıyla yapılır. Granny Smith gibi ölü göz oluşturmaya eğilimli çeşitlerde, gövdeye yakın kısımlarda meyve gözü oluşturmak ve ölü göz oluşumunu engellemek için yan dallarda uç kesimleri yapılmalıdır.
Verim çağında ağaç yüksekliği 2.5-3 m civarındadır. Ağaçlar bu yüksekliğe 3-4. büyüme sezonu sonunda gelmelidir. Bu yüksekliğe ulaşan ağaçta lider 2 şekilde baskı altına alınabilir.
1-) En üst dal telin diğer tarafına kıvrılabilir.
2-) 2 yaşlı dallar üzerinde daha zayıf yan dala kadar geriye budanır.
Büyük meyve bahçelerinde 2. yöntem hem daha pratiktir hem de işgücü tasarrufu sağlamaktadır. Ancak küçük alanlarda üretim yapanlar 1. yöntemi de çok rahatlıkla uygulayabilirler.
Meyve ağaçları, düzenli bir budama, sulama, gübreleme ve benzeri bakım işlemleri sonucu belirli süreler sonunda fizyolojik dengeye girerler. Yetiştiricinin ağaçlara kazandırdığı bu önemli fizyolojik dengeyi uzun süre devam ettirmesi arzu edilir. Bu da ancak ürŞekil budamasında olduğu gibi ürün budamasının da üzerinde durulması gereken bazı ilkeler mevcuttur. Yetiştirici budama yaparken bunları dikkate aldığı takdirde ağaçları fizyolojik dengede tutabilirün budaması ile başarılabilir.
1-Meyve ağaçları, yaşlandıkça veya sürgün gelişmeleri yetersiz olmaya başlayınca, bunların daha şiddetli budanmaları gerekir. Ancak bu işlem yapılırken dalların tümü bir yılda çıkarılmamalı, çok yıllık bir program yapılarak her yıl buna göre kesilmelidir.
2-Ana dallar, birer birer ele alınmalı, bunlar üzerinde dikine büyüyen obur ya da birbiri üzerine gelen dallar var ise çıkarılmalıdır.
3-Ana veya yardımcı dallardan çıplaklaşmaya yönelenler kısa kesilerek, boş yerlerde yeni dalların oluşturulmasına çalışılmalıdır
4- Çok yaşlı meyve ağaçlarında meyve dallarının bir kısmı özellikle yaşlı olanları kesilerek veya yaşlı meyve dalları kısaltılarak meyve dallarının yenilenmesine çalışılmalıdır. Ancak genç, yeni meyve vermeye başlamış ağaçlara bu kural uygulanmamalıdır.
5- Kuru, hastalıklı ve zayıflamış dallar diplerinden kesilerek çıkarılmalıdır.
7- Ürünün ağırlığı nedeniyle eğilerek açıları genişletilmiş dallar diğer dallarla bağlanarak veya yerden herek verilerek eski büyüme açılarına getirilmelidir.
8-Meyve seyreltmesine önem verilmelidir



#Kuru budamaları aşağıdan yukarıya doğru, yaş (yeşil) budamaları ise üst dallardan başlayıp aşağıya doğru yapmak daha uygun olur.
#Ağaçların gelişmesini iyileştirmek ve hızlandırmak için yapılan budamalarda; birbirlerine yakın (sıkışık) ve birbirine zarar veren yaş (yeşil, canlı) dallardan daha zayıf ve genç olanlarını uzaklaştırmak gerekir. Böylece kalan dallar daha iyi ve sağlıklı bir gelişme yaparlar.
#Budamalarda en uygun kesim aletinin seçilerek kullanılması büyük önem taşır. Küçük ve ince dallar, keskin bıçak veya budama makaslarıyla, 2.5 cm ye kadar olan daha kalınca dallar, saplı budama makasıyla, yüksek dallar, sırıklı ve çekmeli makaslarla, daha kalınca dallar testereyle, kalın ve yüksek dallar, emniyet kemeri ve budama merdiveni de kullanılarak motorlu testereyle, boylu ağaçlar, sepetli veya merdivenli araçlar kullanılarak motorlu te» Her şeyden önce bilgili, becerikli ve deneyimli işçiler çalıştırılmalıdır. » Aletler yeterli ve amaca uygun olmalıdır.
# Çalışmalar tecrübeli teknik elaman veya çavuşlar nezaretinde yürütülmelidir. » İşlek caddeler veya çalışanların bulunduğu mekânlarda ya tatil günlerinde budama yapılmalı veya gerekiyorsa yol ve caddeler araç ve insan trafiğine kapatılmalıdır. »#